Bilgi
|
islam
|
Kürdi
|
Muhacerat
8 Ocak 2013 Salı
MUHACERAT
0
yorum
Sızıntı’nın yaptığı, en iyi niyetli yorumla birinci kısma giriyor. Ama burada Bediüzzaman’nın tabiri ile öyle bir “meczupluk”, “akılsızlık” ve “cahil sofuluk” var ki Bediüzzaman gibi Türk olmayan bir alimin eline -ki kendisi eserlerinin bir çok yerinde Kürt olduğunu söylediği ve adını bir çok yerde Said-i Kürdi olarak yazdığı halde- Türk bayrağı vermek, ancak bu sıfatlarla ifade edilir. Tam bir “sadık-i ahmak”lık örneği gerçekten. Hani diyelim eline Türk bayrağı verilen kişi, Türk biri olsa ve ya Kürt birine, Kürt bayrağı yakıştırılsa….. yine bir dereceye kadar bu kaba milliyetçi gösteri anlaşılır. Fakat bu kadarına pes doğrusu!
Devlet bile inkar ve asimilasyon politikasında başarısız kaldığı ve bundan vazgeçtiğini itiraf ettiği halde, Kürt bir alimin eline Türk bayrağı vermek, asimilasyon politikasını akılsızca sürdürme zavallılığı değil mi? Hele bu, dindar bir camianın yapacağı bir şey mi Allah aşkına?
Gerçekten siz, Kürt bir alim olan Üstad Bediüzzaman’ı bile Türk bayrağı altına alacak kadar, böyle menfi ve asimilasyoncu bir Türk milliyetçiliği anlayışı ile hareket ediyorsanız, değil dünyayı ve İslam alemini, komşu ve beraber yaşadığınız Kürtleri bile, samimiyetinize ve dindarlığınıza inandıramazsınız.
“Şayet büyük sorumluluklar, ulvi gayeler ve hadiselerin yarın ne getireceği düşünülmeseydi, nefsimin isteklerine kavuşmasına yol verirdim. Bu, benim çocukluktan beri izlediğim yol ve ulaşmak istediğim gayemdir. Bazı şeyler de var ki gizliyorum; şayet onları da söylersem, barış için bir yer bırakmamış olurum.”
http://dosya.sizinti.com.tr/dijital/389/389.html
0 yorum:
Yorum yazarken argo kelime kullanmayınız. Aksi halde yorumunuz silinecektir.
Sorunuzu ve teşekkürlerinizi yazmaktan utanmayın.
Eğer bir sorunuz varsa bunu anlamlı, okunaklı bir şekilde yazınız.
Not: Eğer Google hesabınız yoksa Yorumla Biçimi'nden Anonim veya Adı/URL'yi seçip yorum atabilirsiniz.