Kürtlerde Medreselerin Tarihi ve Oluşumu

| | | 21 Ocak 2013 Pazartesi MUHACERAT 0 yorum




Kürtlerde Medreselerin Tarihi ve Oluşumu 

İlk Kürt medresesinin miladi 950 yılında kurulduğu tahmin ediliyor. Bu medrese Kürtlerin, İslam dini konusunda eğitilmeleri amacıyla Hemedan bölgesinde açılmıştır.  Fakat Selahaddini Eyyûbî devlet yetkilisi olduktan sonra içinde sadece İslami ilimlerin okutulduğu medreselerin eğitim durumunu değiştirerek birçok bilim dalını da burada okutmaya başlamış ve Kürt diline ağırlık vererek medreseye iyice yerleşmesini sağlamıştır. Kürtçenin ağırlıklı olarak eğitim dili olması bu döneme denk gelir. Böylece bu kurum gelişmiş ve güçlenmiştir. Kürtler arasında kurumsallaşmaları ise 15. yüzyılı bulmuştur. Kürt tarihinin önemli kurumlarından olan medreseler 1924 yılında Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun çıkmasıyla kapatılmıştır.

Medrese Eğitimi

Daha önce de belirttiğimiz gibi Kürt medreselerinde eğitim dili Kürtçeydi. Medreselerde tedrisat, Elifba ve Kur’an-ı Kerim ile başlardı. Sonra sırasıyla Melayê Batê’nin ‘Mewlûda Nebi’si (siyer), Ehmedê Xanî’nin [Ahmed-i Hani; Kürtçede ‘x’ harfi ‘ğ’ ya da Arapçadaki ‘Hı’- ? harfi gibi telaffuz edilir.] iman esaslarını konu alan Eqîda Îmanê adlı eseri okutulurdu. Ardından bunları yine Ehmedê Xanî’nin ‘Nûbihara Biçukan’ (Küçüklerin Baharı) adındaki Kürtçe-Arapça sözlük takip ederdi.

Medreselerde sınıf geçme diye bir kavram yoktu. Onu yerine kitap bitirme vardı. Öğrenciler zekâ ve çalışkanlıklarına göre 10 ila 20 yılda bu kitapları bitirip molla olurlardı. Öğrenciler, derecelerine göre isimlendirilirlerdi. Mesela; Elifba’dan Şerhulmuxniye adlı kitaba kadar okuyan öğrencilere suxte, Şerhulmuxniye’den Câmî adlı kitaba kadar okuyanlara feqî (feki; Kürtçede q harfi Arapçadaki ‘kaf’ ? harfi gibi telaffuz edilir.), Câmî’den Muhtasar adlı kitaba kadar okuyan öğrencilere talib, Muhtasar’dan Cem’ulcewami adlı kitaba kadar okuyanlara ise musteid denilirdi. Cem’ulcewami kitabı bitirilince de öğrenciye icaze (bir nevi diploma) verilir, öğrenci Mela ya da Molla olurdu.

Medrese sisteminde her öğrenciye bir üst kademedeki öğrenci ders verirdi. Mesela suxte’nin dersini feqi, feqi’ninkini talib, talib’inkini musteid ve en son musteid’in dersini de Seyda verirdi. Böylece her öğrenci bilgilerini taze tutar ve Seyda’nın işini de kolaylaştırırdı. Bu arada Seyda medreselerde musteid’den sonra gelen bir dereceydi. Seyda; Kürtçe bir kelime olup ‘sey (ders)’ ve ‘dâ (verdi/vermek)’ sözcüklerinden türetilmiştir.

Önemli Kürt Medreseleri

Medresa Sor, Medresa Findika Botan, Norşin Medresesi, Müks’teki Hesenê Weli Bey’in medresesi, Van’daki Şikal, Bitlis Hizan’daki Xeyda Medresesi, Beyazıt, Colemerg, yine Van’daki Bediüzzaman Said Nursi (Horhor), Bitlis, Muş, Oxin, Silvan, Diyarbekir, Tillo, Musul ve Zaho medreseleri önemli medreselerdendi. Bunlardan Medresa Sor(Kızıl Medrese), 16. yüzyılın başlarında Cizreli Mir Şerefxan tarafından Cizre’de kurulmuştur. Kürt tarihinde adından söz ettirecek kadar önemli bir yer tutar. Melayê Cizîrî de bu medresede bizzat ders vermiştir ve kabri de şu an Medresa Sor’da medfundur.

Kürt Medreselerinde Yetişen Önemli Şahsiyetler

Erzurumlu İbrahim Hakkı, Tillo’daki medreselerden mezun olup “Marifetname” gibi önemli bir esere imza attı. Molla Abdülhakim Arvasî (Necip Fazıl’ın Ağa Camii’nde sohbetinden etkilenip bırakmadığı hocası), Norşin medresesinden mezun oldu. Fatih Sultan Mehmet’in hocası Molla Gürani, Kanuni Sultan Süleyman’ın hocası Şehrezorlu Ebu Suud Efendi, Yavuz Sultan Selim’in hocası İbnül Kemal, İsmail Rezzaz el-Cezeri, Ehmedê Xanî, Melayê Cizirî, Feqiyê Teyran, Ali Hariri, Hicri 13. yüzyılın müceddidi Hz. Şeyh Mevlana Halid, Hicri 14. yüzyılın müceddidi Bediüzzaman Said-i Kürdi el-Nursi gibi dünya tarihine damgasını vuran nice büyük isimler Kürt medreselerinde okumuş ve buralardan mezun olmuşlardır.

Örneğin,

Ehmedê Xanî:

Doğubayazıt’ta doğmuş ve 17. yüzyılda yaşamış ünlü Kürt mutasavvıfıdır. ‘Xan’ aşiretine mensup olduğu için kendisine Xanî denmiştir. Kürt dili ve edebiyatına önemli katkılar yapmıştır. ‘Mem û Zîn’, ‘Nûbihara Biçukan’, ‘Eqîda Îmanê’ adlı eserleri yazmıştır. Ayrıca Kürtçe bir divanı vardır. Dönemin âdetine uymayıp o da Melayê Cizîrî gibi eserlerini Kürtçe kaleme almıştır.

Melayê Cizîrî:

Cizre’nin Botan aşiretine mensup olan Melayê Cizîrî, Cizre’de doğmuştur. Asıl adı Şeyh Ahmed el-Cezeri’dir 16. yüzyılda yaşamıştır. Diyarbakır, Hasankeyf gibi yerlerde ilim tahsil ettikten sonra doğduğu şehir olan Cizre’ye geri dönmüştür. Ve burada Medresa Sor’da hayatının sonuna kadar ders vermiştir. O da Ehmedê Xanî gibi Kürt diline önemli katkılarda ulunmuştur. Kürtçe bir divanı vardır. Mahlası ‘Nîşanî’dir. Büyük bir mutasavvıf olan Melayê Cizîrî “Âşıklar Sultanı” olarak isimlendirilir.

Molla Gürani:

Asıl adı Şemseddin Ahmed’dir. Kürdistan’ın güneyindeki Şehrezor’a bağlı olan Goran köyünde 1410 (1406?) yılında doğmuştur. İlk ilim tahsiline kendi bölgesinde başlamıştır. Sonra Kahire’ye gidip orada icaze almıştır. Gelirken yolda Molla Yegân’la tanışır. Ve onun ısrarlarıyla Edirne’ye gider. Sultan II. Murat onu Kaplıca ve Yıldırım Medreselerine tayin eder. Ayrıca onu şehzade Mehmet’e hoca olarak tutar. Fatih, tahta çıktıktan sonra ona vezirlik teklif eder ama o kabul etmeyince bu kez de onu kazasker olarak atar. Bir ara Fatih’e karşı gelir. Ve Mısır’a gider. Fakat Fatih, pişman olur ve onu geri çağırtır. Önce onu Bursa kadısı yapar sonra da onu şeyhülislam olarak atar. Fatih’in eli sopalı hocası olarak tanınır.

Eyyüb SERDAR

0 yorum:


Yorum yazarken argo kelime kullanmayınız. Aksi halde yorumunuz silinecektir.

Sorunuzu ve teşekkürlerinizi yazmaktan utanmayın.

Eğer bir sorunuz varsa bunu anlamlı, okunaklı bir şekilde yazınız.

Not: Eğer Google hesabınız yoksa Yorumla Biçimi'nden Anonim veya Adı/URL'yi seçip yorum atabilirsiniz.